Dar kanal çağımızın sinsi hastalıklarından biridir ve genellikle yavaş ilerlediği için hastalar tarafından başlangıçta fark edilmeyebilir. Omurilik ve sinirlerin geçtiği kanalın daralmasıyla ortaya çıkan bu durum, özellikle bel bölgesinde sinir sıkışmasına yol açar. Hastalar ilk etapta sadece bacaklarında uyuşma, karıncalanma ya da hafif ağrılar hissederken zamanla en belirgin şikâyet olarak yürüme mesafesinde kısalma görülür. Kısa mesafelerde bile sık sık durma ihtiyacı, günlük yaşamı kısıtlayan ve yaşam kalitesini bozan önemli bir soruna dönüşür. Bu nedenle dar kanal, erken dönemde fark edilmesi ve uygun tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınması gereken bir sağlık problemidir.
Dar Kanalın Belirtileri
Dar kanal genellikle sinsi ilerler ve başlangıçta hastalar tarafından önemsenmeyebilir. Bel ve bacak ağrısı, bacaklarda uyuşma, karıncalanma, güçsüzlük en sık görülen belirtilerdir. Özellikle uzun süre yürüdükten sonra ortaya çıkan ağrı ve yorgunluk dikkat çekicidir. Hastalar bir süre oturup dinlendiklerinde şikâyetlerin azalması tipiktir. En belirgin bulgu ise yürüme mesafesinde kısalmadır; kişi giderek daha kısa mesafelerde durup dinlenme ihtiyacı duyar.
Ne Zaman Ameliyat Gerekir?
Dar kanal hastalığında öncelikle ilaç tedavisi, fizik tedavi ve yaşam tarzı düzenlemeleri uygulanır. Ancak bu yöntemlere rağmen şikâyetler artıyorsa, günlük yaşam ciddi şekilde etkileniyorsa veya bacaklarda ilerleyici güç kaybı, idrar–gaita kontrolünde bozulma gibi ciddi nörolojik bulgular ortaya çıkıyorsa ameliyat gündeme gelir.
Ameliyatında Neler Yapılır?
Dar kanal ameliyatında amaç, omurilik ve sinirler üzerindeki baskıyı ortadan kaldırmaktır. Bunun için genellikle “dekompresyon” adı verilen yöntemle daralan kanal genişletilir. Gerekli görülen hastalarda vidalar ve plaklar kullanılarak omurga stabilize edilir. Bu sayede hem sinirler rahatlatılır hem de omurganın sağlamlığı korunur. Başarılı bir cerrahi sonrası hastaların yürüme mesafesi uzar, ağrıları azalır ve yaşam kalitesi belirgin şekilde artar.
Dar kanal yavaş ilerleyen fakat günlük yaşamı derinden etkileyen bir hastalıktır. Erken tanı ve doğru tedavi planı ile hastalar ağrısız, daha uzun mesafe yürüyebilen ve aktif bir yaşam sürme şansına sahip olabilir. Unutulmamalıdır ki, sinir dokusu üzerindeki uzun süreli baskı geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilir. Bu nedenle şikâyetler ihmal edilmemeli, uzman bir beyin ve omurga cerrahına başvurarak kişiye özel tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. Sağlıklı bir omurga, sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır.